Entay-Biyotik !

Antibiyotik içtim yaklaşmayın !

Gerçekten bir tehlike sinyali olabilir.. Neden diye soracak olursanız, ne zaman bir antibiyotik içsem, bana bir şeyler oluyor. Evet garip bir şeyler yani.. Garip cümleler, saçma gülmeler, aptal düşünceler derken, bir de bakıyorum, neler yapmışım neler.. Bildiğin kafa yapıyor bu meret bende.
Hatta şu an aklımda İrlanda'ya gitmek var yine.. Nasıl gidebilirim diye düşünüyorum. Bir de ateş böceği toplamak. Elime alıp güneş doğana kadar onun ışığında oturmak istiyorum hatta..


Her şey bir yana, Beisa aklımı çeldi, uzaya otostop çekmek istiyor gönlüm. Misal, beraber otostop çeksek de bir gemi bozuntusu da olsun farketmez bizi Nabian gezegenine götürse ya.. Orda ateş böcekleri olsa, ben bir tanesini alıp elime, güneş doğana kadar otursam onunla yine. Sonra nasıl olsa İrlanda'ya giderim. Uzun botlarım, yağmurluğum, fırfır eteğim uçursam onu.. Ha tabi bir de gitar, olmazsa olmaz. Ve tabiki yağmur yağmalı.. Islanarak şarkı söylemeliyiz.
Hem de kimle..

Beisa, odunu, ben ve 5 odunum.. :]

Antibiyotik içtim demiştim. O değil de şimdi de ağrı kesici etki göstermeye başladı.
Gülebilirim sanırım..

J


Bunu dedi ( 6 ) kişi

Tim Burton's Alice in Wonderland

Charlie and the Chocolate Factory'le çocukluğumun simgesi olan kitaplardan birini filmleştirmişti Tim Burton. 'Kitapların filmi çekilmemeli!'yi savunurken, bütün karakterlerin hayalimdeki gibi olduğunu görüp hayran olmuştum filme. Ve Johnny Depp... Nasıl da yakışmıştı Bay Wonka rolüne :) Savunduğum fikri biraz değiştirmiş, 'Tim Burton kitaplara film çekebilir!' yapmıştım.


Ve şimdi, başka bir film projesiyle karşımızda Tim Burton: Alice in Wonderland!! Bu kez korkuyla değil, merakla bekliyorum çocukluğumun kitaplarından bir başkasının filmleştirilmesini. Yönetmen koltuğunda Tim Burton, "the Mad Hatter" rolünde kankası Johnny Depp ve "the Red Queen" rolünde eşi Helena Bonham Carter varken, endişelenecek bir şey yok çünkü. Daha güzeliyse, filmin 3 boyutlu olarak çekiliyor olması. Son 2 Harry Potter'ların bir kısmı, Ice Age derken, bu 3 boyut olayına iyice alışmıştım zaten. Filmin geliş tarihi olan 5 Mart 2010'u şimdiden takvime işaretleyip heyecanlanmaya başlıyorum.

Ve her izleyişimde farklı bir noktasının dikkatimi çektiği -bu seferkinde Cheshire Kedisi- fragmanı buradan izleyebilirsiniz.

P.s: Otostopçunun Galaksi Rehberi'ndeki o harikulade terimden başka, Fatma'yla bir ortak noktamız daha varsa, o da Alice in Wonderland'dir. Dolayısıyla, bu filme Fatma'yla gidilir! Di mi?

P.s 2: Söyleyim de, Tim Burton Küçük Prens'in de filmini yapsın :) Bi o kaldı çünkü...


Bunu dedi ( 2 ) kişi

Pipo

'Rüyalar, biz uyurken kalbimizin tuttuğu dileklerdir.' der Fatma hep. Katılıyorum! Zira, hiçbir şey yapmadığım bu bomboş günlerde, gördüğüm rüyalar, kalbimin biraz heyecana ihtiyacı olduğunu düşündürüyordu bana bir süredir. Şatolarda kaybolmalar, fırtınaya yakalanmalar, uçurumlarla dolu bir dağda dolanmalar ve hatırlayamadığım ama her seferinde ter içinde uyandığım daha bir sürü rüya...

Ama bu sonuncu fazlaydı işte! Basit dileklerden çok, Freud'un 'bastırılmış duygular' teorisini düşündüm uyandıktan sonraki yaklaşık bir saat boyunca. Kendi kendime rüyamı yorumladım, sembolleri düşündüm. 'How I Met Your Mother' ne alakaydı mesela? Aylardır izlemiyorken hem de... Peki ya başta dimdik olan omuzlarımın, rüyanın sonunda, aşağı düşmesi, yumuşamam... Birsürü yorum yaptım, çoğunda saçmaladığım. Sonra birdenbire bir şarkı geldi aklıma, ki bu kadar kişisel bir olayı yazmamın sebebi de o şarkıdır, rahatladım. Diyor ki Nil Karaibrahimgil;

"Dün gece rüyamda seni gördüm
Ben kördüm, sen de bi pipo
Pipoyu içen bi kadın gördüm
Ama kördüm, bu mu libido ?
Dün gece rüyamda seni gördüm
Ben kördüm, sen de bi pipo
Ama sonra bi yazı gördüm
Freud demiş ki: 'Bazen pipo sadece pipo'.."


Bu da ne ki dediysen, Nil FM albümünün 'Pipo' isimli Bonus Track'ini aşağıdan dinleyebilirsin. Pek severim bu kadını ya :))



Not: İnanayım di mi Nil'e? Öyle demiştir Freud, di mi?


Bunu dedi ( 1 ) kişi

Biraz Orijinalite Lütfen

Vicky Cristina Barcelona'nın yerlisi çekiliyormuş, Acı Aşk.. 'Halit Ergenç', 'Cansu Dere', 'Songül Öden' ve 'Ezgi Asaroğlu'nun oynayacağı film bir kere isminden kaybediyor. Halit Ergenç'in üç kadına birden aşık olmasını konu alan filmde acaba 'Maria Elena' rolündeki 'Penelope Cruz'un yerlisi kim olacak merak etmekteyim.. :D Ya da 'Cristina' rolündeki 'Scarlett Johansson' gibi kim olabilir ki? İzleyip güleceğim bolca anlaşılan.. Yine de belli olmaz, bakalım.

O değil de _bunu çok söyler oldum, kurtulamıyorum sanırım_ hiç mi orijinal bir filmimiz olmayacak bizim? Güzelim Woody Allen filmlerinin de cılkını çıkarmamak lazım.. Severim, çok severim Allen'ı, rahat bırakın adamı.. :)

Edit Büdüt : Msn'im çalışmıyor, bana küstü mü acaba?
Edit Büdüt 2 : Ne alaka?

Edit Büdüt 3 : Oldu oldu çalıştı, bir an çok korkmuştum :} (27.08.09)


Bunu dedi ( 2 ) kişi

Merak Ederim Neden ?

Bu aralar Turkcell 3G reklamlarına taktım sanırım.. İlk reklamdaki o ucube üç kızdan sonra, şimdi yeni abla-kardeş reklamına nedense bayıldım.. :) Öyle ki hani çocuklar televizyonun başında dikilip reklamları izlerler ya ben de aynı şekilde reklam her çıktığında bir koşu televizyonun başına gidiyorum ve reklam bittiğinde de tekrar eski yerime dönüyorum. Hala bu reklamı neden bu kadar sevdiğimi anlayamadım, bilmiyorum belki de Freudian bir tekniğe ihtiyacım vardır.. :) Belki de sadece söyledikleri şarkıyı sevdim..

Şöle ki;

ablam can'la yine kapıştı, olmadı..
bilmem o tipsizle nasıl tanıştı?

düzü ters anlar merak ederim neden?
sanki bir duvar merak ederim neden?
tek kaşın havada merak ederim neden?
bak gülüyorsun ya merak ederim neden?

sana aldığım kolyeyi mi takıyorsun?
böyle her zaman yanımda oluyorsun..
ne yakınmışız gerçekten..
niye kırılmışız senle ben?
bana benden yakınsın..

Reklamı görmedim, ben de izleyeyim diyorsanız ;merak ederim neden?


Bunu dedi ( 2 ) kişi

Film Dediğin !


Quentin Tarantino yine yapmış yapacağını.. Hemen söylemeliyim ki ' Inglourious Basterds (Soysuzlar Çetesi olarak türkçeye çevirmişler)' gerçekten süper bir film olmuş.. Aslında düşününce Tarantino'nun 'Kill Bill' den önce gündeminde olan bir hikayeymiş. Filmin özeti şöyle ki ; aynı günlerde Avrupa’nın başka bir köşesinde Teğmen Aldo Raine (Brad Pitt), Yahudi askerler tarafından kurulan bir grubu düşmana karşı misilleme yapma amacıyla organize etmektedir. Düşmanları tarafından “Piçler” yakıştırmasıyla bilinen Raine’ın grubu, Nazi Almanyasının önde gidenlerine zarar verme misyonunu üstlenmiştir. Bu amaçla, Alman sinema oyuncusu ve gizli ajan Bridget Von Hammersmark (Diane Kruger) ile işbirliği yaparlar.Shosanna’nın kendi intikamını alma planlarını yaptığı bir sinema salonunun çatısı altında hepsinin kaderleri kesişecektir.

Şimdiden Imdb Top 250'de 44. sıraya yerleşmiş durumda. Gerek müzikleri, görsel şöleni, gerekse göndermeleriyle gerçekten güzel bir film olmuş. Tabi sonunu gördükten sonra bu kadar kurgusallık da ancak Tarantino'dan çıkardı diye de düşünmedim değil.. :D Belki yine biraz kanlı, biraz da ağır ilerlese de sıkmıyor film. Bu arada film hakkında bir şeyler araştırırken Sourtimes'da da bir entry dikkatimi çekti, aynen şöyle : filmin adının inglourious basterds olmasının nedeni, bunun bir alman tarafından ancak bu şekilde telaffuz edilebilecek olması olabilir. düşünün, "ach, it'z zee invamous inglourious basterds"..

:)


Bunu dedi ( 1 ) kişi

Biri Bunu Açıklasın - I


Beni iyi tanıyanlar 'neredeyse fan ®' olduğum grubun kim olduğunu iyi bilirler.. Travis ! Tabi ki de çokça indie alternative tarzı dinleyen biri için sanırım en iyi gruplardan biri olduğu için.. Ama bu aralar yeni bir neredeyse fan grubu daha buldum kendime _daha doğrusu önceleri de çok dinliyordum ama şimdi daha bir öne çıktılar benim için_ Garbage! :)
Garbage 1996'da kurulan İskoç - Amerikan bir rock grubu.. İlk zamanlarında baya başarı gösteren, listelerde üst sıralara çıkan, 'Version 2.0' ile iki Grammy ödülüne aday gösterilip, yılın en iyi albümü ve en iyi rock albümünü alan grup bir ara dağılma tehlikesi geçirseler de son olarak Bleed Like Me albümleriyle tekrar toparlandılar.. Bundan sonra da umarım güzel albümler yaparlar da biz de dinleriz.. :)

Ben hala 'Androgyny' şarkılarına takılmış durumdayım..

" i'll free ur mind.. " (8)




Edit Büdüt : Biri bana bunu açıklasın.. Nasıl 'neredeyse fan' olunabilir ki ¿ :p


Bunu dedi ( 0 ) kişi

Zırvalar

Eh! Ben bugün sana demedim mi 'gün olur devran döner' diye. Ben geldim, sen gittin be Fatma! :) Senin şapşal site önerilerini özleyeceğiz demek ki bi süre... Aklıma gelmişken, bi mail atayım gelecekteki kendime, birilerine.

(Bkz: Juicy Mail to Future Me)

Sen de çabuk yaptır şu bilgisayarını :) Daha işin var bak, bi karar verdin en son, uygulamaya koyman lazım, arkandayım ben. Zamanı gelince aynısını yaparım belki :) Şimdilik sana mesaj atmakla yetiniyorum.

'Bkz' falan... Sözlükler geldi aklıma. Onay listesinde kaçıncı sıradayım kimbilir? :)

Ve şarj olurken kıpırdatmaman gereken bir telefona sahip olmak çok zor, çoook...


Bunu dedi ( 3 ) kişi

Başucumda Müzik

"Eğer, hayatınızın herhangi bir an'ına gidip orada sonsuza dek kalacaksınız deseler yalnızca iki şeyden birini seçmek isterdim. Biri, o çocukluğun bahçesindeki ağacın dalına asılı salıncakta sallanırken... Öteki, bütün hayatım boyunca en çok sevdiğim adamla öpüştüğüm ilk gün... Herkes aşık olmanın ortak dilini bulup yazmaya çalışıyordu.

Ama aslında bu kadar basitti işte: Birini öptüğünde salıncakta sallanır gibi hissediyorsan aşıksın.' "

Kürşat Başar'ın ismine, kapak resmine ve yukarıdaki arka kapağına kanarak başladığım kitabı. Henüz bitiremedim ama şimdilik söyleyebileceğim tek şey şu ki:

"Erkekler, kadınları anlayamaz!" :)

Değişik bir tarz denemiş aslında, bir kadının ağzından bir kitap yazarak ama pek olmamış bence. Betimlediği dönemin güzel balo elbiselerinin içinde bile bir erkek silueti geliyor gözlerimin önüne :) Bu yüzden çok da ilerleyemiyorum, bazı yerlerde çok anlamlı cümleleri olsa da. Belki o cümleler sayesinde, sonunda 'Kesin okuyun!' derim. Fatoş'un deyimiyle, bu yazımı edit'leyip büdüt'lerim. Şimdilik başka bi şey yok; bu kadar.

:)

p.s: Bir de bu kitapta çok felsefi (!) sözler söylerken kurulan, 'Aslında insanlar da ... değil midir ki biz de hep ... sanırız?' şeklindeki, devrik soru cümlelerinden bolca var. Aklıma geldi, tutamadım kendimi. Agresifliğim üstümde, kurmayın öyle cümleler!



Bunu dedi ( 4 ) kişi

PL


Biri bana bir şarkı önersin hemen! 6 saatlik yolculuk boyunca, içinde en sevdiğim şarkılar olan mp3'ü dinledikten sonra, tüm sevdiğim şarkılardan soğudum. Pavlov'un köpeği oldum; -sahi.. bi ismi yok mu bu hayvanın yaa?- bütün şarkılar bana yolculuğu hatırlatıyor, midemi bulandırıyor!

Şöyle... Sıkılmadan defalarca dinleyebileceğim güzel güzel şarkılar istiyorum. Mesela 'The Reason', 'Goodnight Moon', 'Pure Love' veya 'The Tears I Cry' gibi. Daha çok sayarım da, dediğim gibi, koşullanma kötü bi şey :) Hea... Dinlememiş olanlar varsa da, öneririm hepsini.

Hadi ama lütfen, yeni bi playlist'e ihtiyacım var acilen! :)


Bunu dedi ( 2 ) kişi