6 senedir, illaki laf arasına karışıveren, hakkında teoriler ürettiğimiz, zaman zaman fenalık getiren, zaman zaman tekrar kendisine bağlayıveren Lost bu gece bitiyor! Üniversite hayatım Lost'la geçti gerçekten, nasıl üzülmem ki :) Şöyle bi düşünüyorum da, "spoiler" kelimesiyle bu dizi sayesinde tanışmış bile olabilirim! Daha sonra, derslerde, ALES'te karşıma çıkmadığı mı kaldı, karakterleri hakkında yapılan şarkılarla dilime dolaşmadığı mı? (bkz: the Sawyer Song).
Dizi başlarken ve aralarda siyah zemin üzerinden viuuu diye ses çıkararak yaklaşan şu "LOST" yazısını bile özlicem, valla! :) İstenilen şekilde bitmiyor belki, belki sorularımıza cevap alamadık, son sezonlarda belki saçmaladı senaristler, ama öyle ya da böyle hayatımın önemli bir kısmında vardı bu dizi. Seneler sonra da, çocuklarıma anlatmayı planlıyorum! :p "Bak kızım, bizim bi Black Smoke vardı, ağaçları yıkardı; Richard hiç yaşlanmazdı." falan diye. Çok hüzünlendim ben. Birkaç saat kaldı, inanabiliyor musunuz?
p.s : yorum yaparken spoiler'a dikkat edin ha! BBS yazarları olarak, hala izlemedik 6'nın tamamını :)
Dizi başlarken ve aralarda siyah zemin üzerinden viuuu diye ses çıkararak yaklaşan şu "LOST" yazısını bile özlicem, valla! :) İstenilen şekilde bitmiyor belki, belki sorularımıza cevap alamadık, son sezonlarda belki saçmaladı senaristler, ama öyle ya da böyle hayatımın önemli bir kısmında vardı bu dizi. Seneler sonra da, çocuklarıma anlatmayı planlıyorum! :p "Bak kızım, bizim bi Black Smoke vardı, ağaçları yıkardı; Richard hiç yaşlanmazdı." falan diye. Çok hüzünlendim ben. Birkaç saat kaldı, inanabiliyor musunuz?
p.s : yorum yaparken spoiler'a dikkat edin ha! BBS yazarları olarak, hala izlemedik 6'nın tamamını :)

(Dan Witz)
(Yigal Ozeri)
(Eric Zenner)
Bir de şarkılar var tabii. "Resimdeki Gözyaşları" falan :) Bu ağız alışkanlığında, onların da çok etkisi vardır kesin.
(Glennray Tutor)
Fotorealizm de, bunun tam tersi işte! Bunlara "fotoğraf" derseniz, benzer bi tepki alırsınız. Çünkü bunlar fotoğraf değil, resim. Şaka gibi, di mi? :) Özellikle bu sonuncuya ba-yıl-dım!

BBS
Dünya Günü ve Hıdrellez'den sonra, gecikmeli olarak ~ah bu sınavların gözü çıksın!~, 2 önemli gün hakkında daha yazmak istiyorum. Son birkaç yazıda, BBS'yi Önemli Günler ve Haftalar blogu haline getirmiş gibi olduk gerçi, di mi? :)
Evet, Pazar günü, ALES'e gitmek için sabahın çok erken saatlerinde uyanıp bitkin ve sinirli bi şekilde hazırlanırken hiç aklıma bile gelmeyen, ancak çıkmak için kapıyı açtığımızda, annemle karşı karşıya kaldığımız manzaranın birden hatırlatıverdiği bir şey vardı ki, o da Anneler Günü'ydü. Karşılaştığımız manzara ise, kapının dışına yapıştırılmış bir adet kırmızı gül! :) O kargaşada fotoğrafını çekmek de aklıma gelmedi tabi ama apartman yöneticimizin ne kadar ince bir insan olduğunu anladım :)
Ve ertesi gün, yani 10 Mayıs'ta, şimdi anlatsam uzun sürecek birtakım tesadüfi olaylar sonucu, o günün de bizim açımızdan ne kadar da önemli bi gün olduğunu öğrendim: Psikologlar Günü! :) Böyle bi günümüzün olduğu aklıma bile gelmemişti açıkçası daha önce. Sevindim ama nedense. Hatta kardeşim bana bir Rocco verdi hediye olarak :) Böylece ilk Psikologlar Günü hediyemi aldım, mutlu oldum. Daha nicelerine :)
Bir dahaki önemli günde veya haftada görüşmek üzere. Ondan önce de görüşmek üzere aslında. Biz hep buralardayız yaa :)
Evet, Pazar günü, ALES'e gitmek için sabahın çok erken saatlerinde uyanıp bitkin ve sinirli bi şekilde hazırlanırken hiç aklıma bile gelmeyen, ancak çıkmak için kapıyı açtığımızda, annemle karşı karşıya kaldığımız manzaranın birden hatırlatıverdiği bir şey vardı ki, o da Anneler Günü'ydü. Karşılaştığımız manzara ise, kapının dışına yapıştırılmış bir adet kırmızı gül! :) O kargaşada fotoğrafını çekmek de aklıma gelmedi tabi ama apartman yöneticimizin ne kadar ince bir insan olduğunu anladım :)
Ve ertesi gün, yani 10 Mayıs'ta, şimdi anlatsam uzun sürecek birtakım tesadüfi olaylar sonucu, o günün de bizim açımızdan ne kadar da önemli bi gün olduğunu öğrendim: Psikologlar Günü! :) Böyle bi günümüzün olduğu aklıma bile gelmemişti açıkçası daha önce. Sevindim ama nedense. Hatta kardeşim bana bir Rocco verdi hediye olarak :) Böylece ilk Psikologlar Günü hediyemi aldım, mutlu oldum. Daha nicelerine :)
Bir dahaki önemli günde veya haftada görüşmek üzere. Ondan önce de görüşmek üzere aslında. Biz hep buralardayız yaa :)


Hıdrellez'in en güzel yanı ise, işte tam da o gece yani 5 Mayıs gecesi, dilek dilemek ve dileklerimizin gerçekleşmesini beklemek olsa gerek. Efsaneye göre, hıdrellez günü, ölümsüzlüğe erişmiş iki peygamber, Hızır ve İlyas'ın buluşup görüştükleri günmüş ve Hızır, zaman zaman, özellikle baharda insanların arasında dolaşır, zor durumda olanlara yardım eder, onlara bolluk, bereket ve sağlık dağıtırmış. Bu yüzden geceden gül ağaçlarına dilekler asılır ki, Hızır da bolluğuyla, bereketiyle gelsin ve dileklerimize dokunsun diye.
Açıkçası yaygın olarak gördüğüm geleneklerden birisi bu 'güle dilek asma' ve daha bir sürü gelenek var bu günle ilgili. Ama benim en hoşuma gidenlerden biri de 'Hıdrellez günü sabah erken uyanalım, günümüz uğurlu geçsin' geleneği. Ne yapalım o zaman? Hadi uyuyalım. :)
fatoş' BBS için bildirdi. İyi geceler ! :)

Müzik dinlemeyi, sevdiğimiz şarkıları başkalarıyla paylaşmayı bu kadar seven iki blog yazarı olarak, "neden bir radyomuz olmasın ki?" dedik ve blogumuza radyo ekledik! Şu an için Pazartesi ve Perşembe akşamları ben, Cuma ve Pazar akşamlarıysa fatoş' yayına girecek. Daha sonrası için, başka DJ'ler de katılabilir yayın akışımıza, görüşmeler sürmekte! :)
Türkçe ya da yabancı, pop, rock, r&b, trip-hop.. ne bileyim, ortaya karışık yayınlar ortaya çıktı şu ana kadar yaptığımız deneme yayınlarında. Bence güzel de oldu! :) Bunların dışında, sürpriz konseptli özel yayınlarımız da olacak.
Herkesi bekleriz!
Buradan > BBS Radyo!
Türkçe ya da yabancı, pop, rock, r&b, trip-hop.. ne bileyim, ortaya karışık yayınlar ortaya çıktı şu ana kadar yaptığımız deneme yayınlarında. Bence güzel de oldu! :) Bunların dışında, sürpriz konseptli özel yayınlarımız da olacak.
Herkesi bekleriz!
Buradan > BBS Radyo!

Hayatın karmaşası içinde unutuyoruz çoğu zaman. Ama düşününce fark ediyor insan içtiği suyun, içine çektiği havanın, bitkilerin, hayvanların, nasıl bir denge içinde olduğunu ve herbirinin varlığını sürdürebilmesi için bir diğerine ne kadar ihtiyacı olduğunu. Ve bunu yavaş yavaş nasıl bozduğumuzu. Elimizdeyken değerini bilemiyoruz hiçbir şeyin. Evet, her zaman böyle oluyor.
22 Nisan Dünya Günü'nüz kutlu olsun!
Hep birlikte, nice 22 Nisan'ı kutlarız umarım :)
Ve tam da bugün öğrendiğim bir şey: Eyjafjallajökull'un patlaması sonucu iptal olan uçak seferleri sayesinde, atmosferimiz günlük 220 bin ton sera gazından kurtulmuş! Bu bir işaret olmalı?! :)
22 Nisan Dünya Günü'nüz kutlu olsun!
Hep birlikte, nice 22 Nisan'ı kutlarız umarım :)
Ve tam da bugün öğrendiğim bir şey: Eyjafjallajökull'un patlaması sonucu iptal olan uçak seferleri sayesinde, atmosferimiz günlük 220 bin ton sera gazından kurtulmuş! Bu bir işaret olmalı?! :)

BBS
Bi'şi gördüm nette gezinirken.. Nil'in 'Kırık' şarkısı eşliğinde 'peki sen niye kırıldın'a cevap arayan güzel bir site..
Alltaki tellerdeki baloncuklara tıklayınca göreceksiniz, ne kadar çok kalbin kırık olduğunu..
' Ki arkada şarkısı çalıyor olacak mütemadiyen, ki herkes kırılıyor ve kırıldıkça yazıyor olacak mütemadiyen.. Peki sen niye kırıldın ? '
>>> . Peki sen niye kırıldın?
Alltaki tellerdeki baloncuklara tıklayınca göreceksiniz, ne kadar çok kalbin kırık olduğunu..
' Ki arkada şarkısı çalıyor olacak mütemadiyen, ki herkes kırılıyor ve kırıldıkça yazıyor olacak mütemadiyen.. Peki sen niye kırıldın ? '
>>> . Peki sen niye kırıldın?

Gazetelerin günlük fal köşeleri vardır ya, hiçbir zaman anlamam oraları kimin nasıl hazırladığını. En zor iş onların bence, ciddi diyorum, iyi bi hayalgücüne ihtiyaçları var öncelikle 12 farklı burca her gün farklı bir şey yazmak için. Tabi önlerinde yıldız haritası, oradan okuyarak yazmıyorlarsa (!) :p
Astrolojiyle aram iyi olsa da, günlük/haftalık/aylık fallardan hiç hazzetmem. Ama şu "dürüst, tarafsız, ahlaksız haber" sitesinin ~haberlerini geçtim de~ astroloji sayfası çok eğlenceli! :) Sürekli yenilenip yenilenmediğini kontrol ediyorum, yenisini okuduktan sonra da eskilerine birkaç kere daha göz atıyorum. İşte size, ~kendi burcum olduğu için~ balık burcundan seçmeler:
> İyi maaşlı bir iş, dünyalar güzeli bir eş ve kendinize ait mükemmel bir eve kavuştuktan sonra Sims oyununa olan sevginiz daha da artacak...
> Sağda solda balık burcunun sanatçı ruhlu olduğunu söylemenize ramen, sanata dair yapabildiğiniz en iyi şeyin yaşlı adam ve kedi fotoğrafı çekmek olduğunu farkedeceksiniz. Ancak bunu sizden başka kimsenin farketmediğini umarak iddianızın arkasında durmaya devam edeceksiniz.
> Önemli gelişmeler ve fırsatların eşiğindesiniz ve gelişmeler önemini yitirip fırsatlar kaçana kadar da o eşikte kalacaksınız. Size ne desek boş.
Ve tabi ki diğer burçlar için.. Tık!
Astrolojiyle aram iyi olsa da, günlük/haftalık/aylık fallardan hiç hazzetmem. Ama şu "dürüst, tarafsız, ahlaksız haber" sitesinin ~haberlerini geçtim de~ astroloji sayfası çok eğlenceli! :) Sürekli yenilenip yenilenmediğini kontrol ediyorum, yenisini okuduktan sonra da eskilerine birkaç kere daha göz atıyorum. İşte size, ~kendi burcum olduğu için~ balık burcundan seçmeler:

> Sağda solda balık burcunun sanatçı ruhlu olduğunu söylemenize ramen, sanata dair yapabildiğiniz en iyi şeyin yaşlı adam ve kedi fotoğrafı çekmek olduğunu farkedeceksiniz. Ancak bunu sizden başka kimsenin farketmediğini umarak iddianızın arkasında durmaya devam edeceksiniz.
> Önemli gelişmeler ve fırsatların eşiğindesiniz ve gelişmeler önemini yitirip fırsatlar kaçana kadar da o eşikte kalacaksınız. Size ne desek boş.
Ve tabi ki diğer burçlar için.. Tık!

Bir ders düşünün. Her hafta bir film izleyip, filmle ilgili psikolojik incelemeleri bir foruma yazdıktan sonra derse gidiyorsunuz. Dersin hocası, filmin hiç düşünmediğiniz yerlerinden çok ilginç çıkarımlar yapıyor. Semboller, teoriler havada uçuşuyor, sürekli bir tartışma ortamı. Genelde zevkli geçiyor, özellikle o haftaki filmi beğendiyseniz, konuşacak çok şeyiniz oluyor çünkü.
Dün yine gittim derse The Talented Mr. Ripley'i izleyerek. Foruma yorumumu yazmamıştım ama dinlemek de zevkli oluyor zaten. Hem de konuştukça bi şeyler çıkar diye umdum. Hasra'yla oturuyoruz en önde, her zamanki gibi. Hoca geldi. Geldiği gibi tebeşiri alıp yazmaya başladı: "Self". Bir yandan da anlatıyor. Filme hiç değinmiyor ama, anlattıkları öyle güzel bağdaşıyor ki filmle, hiç bozuntuya vermeden dinliyoruz. Sonra bi yerden, filme de bağladık da, 1 saate yakın tartıştık hocayla. "Şurada heykel vardı ya hocam, o bence self'i temsil ediyordu.", "Yok ya, antisosyal değil, öldürdükten sonra çok pişman olmuştu." falan diyoruz. Hoca da dinliyor gayet sakin, normalden az da olsa yorum yapıyor söylediklerimize. Bi soru geldi tam o sırada, "Hocam, bence Dickie'de maniklik vardı biraz, ne dersiniz?". Ve hocanın cevabı: "İtiraf ediyorum, filmi izlemedim!". Şaka mı? Orda dumur olduk hani, nasıl bi insan, bi saat boyunca ders anlatır da bunu çaktırmaz diye. Sonra sorduk, "Ama çok mantıklı bi yerden giriş yaptınız konuya?". Hocadan bi cevap daha: "Her şey self'le başlar zaten!" :D
Peki dedik, saygı duyuyoruz! :)
Dersi orada bıraktık artık. Söylemese anlamazdık, ama söyleyeceği varmış kesin. Yoksa o soruyu da çevirirdi rahatça, "Sen neden manik olduğunu düşündün ki?" diye. Evet, evet, kesin!
Dün yine gittim derse The Talented Mr. Ripley'i izleyerek. Foruma yorumumu yazmamıştım ama dinlemek de zevkli oluyor zaten. Hem de konuştukça bi şeyler çıkar diye umdum. Hasra'yla oturuyoruz en önde, her zamanki gibi. Hoca geldi. Geldiği gibi tebeşiri alıp yazmaya başladı: "Self". Bir yandan da anlatıyor. Filme hiç değinmiyor ama, anlattıkları öyle güzel bağdaşıyor ki filmle, hiç bozuntuya vermeden dinliyoruz. Sonra bi yerden, filme de bağladık da, 1 saate yakın tartıştık hocayla. "Şurada heykel vardı ya hocam, o bence self'i temsil ediyordu.", "Yok ya, antisosyal değil, öldürdükten sonra çok pişman olmuştu." falan diyoruz. Hoca da dinliyor gayet sakin, normalden az da olsa yorum yapıyor söylediklerimize. Bi soru geldi tam o sırada, "Hocam, bence Dickie'de maniklik vardı biraz, ne dersiniz?". Ve hocanın cevabı: "İtiraf ediyorum, filmi izlemedim!". Şaka mı? Orda dumur olduk hani, nasıl bi insan, bi saat boyunca ders anlatır da bunu çaktırmaz diye. Sonra sorduk, "Ama çok mantıklı bi yerden giriş yaptınız konuya?". Hocadan bi cevap daha: "Her şey self'le başlar zaten!" :D
Peki dedik, saygı duyuyoruz! :)
Dersi orada bıraktık artık. Söylemese anlamazdık, ama söyleyeceği varmış kesin. Yoksa o soruyu da çevirirdi rahatça, "Sen neden manik olduğunu düşündün ki?" diye. Evet, evet, kesin!

BBS
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)