Ay, nasıl seviyorum şu çocukları yaaa! Herbiri ayrı şapşal, yemin ederim.
Bi kuzenimin oğlu var mesela, böyle tombik bi şey, kocaman gözleri var. 3 yaşında, ama 5 yaşında falan gösteriyor. 29 Ekim'de Kütahya'ya gittiğimde gördüm en son. Yazın gördüğümden bu yana 1 yaş daha büyümüş gibi geldi bana :) neyse.. Yazın İstanbul'da annemle, ufak bi kaza atlatmıştık da bi motosikletin çarpması suretiyle, Kütahya'ya gittiğimizde olayı kuzenime anlatmıştık. Annem o an bi gaza geldi, küçücük ~yani, yaş olarak~ çocuğun önünde benim paçayı sıyırıp "bak şurası morardı, bak burası şişti" falan demeye başladı. Sonra hızını alamayıp kendi dizlerini açtı, bi de kendi sıyrıklarını anlattı böyle. Çocuğa bi baktım, dehşet içinde bize bakıyor, annesinin bacağına gömülmüş. Neyse, sakinleştirdik, "acımıyo ki" falan dedik, ama yutmadı gibime gelmişti. Şimdi, bu tatilde tekrar gidince, çocukla sehpanın üstünde araba çarpıştırmaca oynarken ~evet, böyle oyunlar oynatıyorum çocuğa~ birden durup bana "Seni motosiklet ezdi mi?" dedi. Ben bi suçluluk duygusuyla dondum kaldım tabi, nasıl travmatik bi olay yaşatmışız çocuğa, unutmamış diye. Sonra dedim, "Çarpmıştı ama bi şey olmadı, geçti" falan. Önce cevap vermedi, sonra "Doktora gelir misin sen de?" dedi, arkasından da "Film çektirdin mi?" diye sordu. Ben ağladım ağlayacağım ama, tutuyorum kendimi. Dedim, "Çektirdim, doktorlar da bi şey yokmuş dedi, iyileştim yani" falan. Sonra dikkatini dağıtayım bari dedim, böyle arabalarla salak salak şeyler yapmaya başladım, güldü müldü baya. Neyse, akşam gidiyorlardı onlar, sarıldım çocuğa, öptüm, birden "Film çektir, olur mu?" dedi, böyle içli içli bakıyor bi de. Çok şekerdi ya, öyle bi sordu ki, düşündükçe film çektiresim geliyor, o derece. Anneme kızdım sonra, neyse, onu burada anlatmama gerek yok artık :))
Ama çok tatlı oluyorlar işte, keşke kimse büyümese... Ama ben böyle büyük kalsam, bu çocuklar hep şapşal gelse bana, sonra ısırsam falan arada onları. Yok ama, kıyamıyorum ben, anca deli gibi öpüyorum. Sonra çocuklar korkup yanıma yaklaşmıyorlar. :))
Aslında bu yazıyı yazarken, aklımda birkaç çocuktan daha bahsetmek vardı ama, kuzenin çocuğu olunca böyle uzun uzun anlattım herhalde. Kaç keredir de, yazılarıma bi resim eklemiyorum di mi? Bir çocuk resmi eklicem şimdi The Fall diye bi filmden. Hem film çok güzel, hem çocuk. Kesin izleyin yani. Ben de bi araştırayım bakiim IMDB'den falan, o çocuk başka filmde oynamış mı diye. Oynamışsa söylerim, onları da izleyin, manyak bi kız ya, konuşması falan. Tamam tamam, sustum; işte o kız, yirim beee!
Bu resimden çok da tatlı gözükmüyor da olabilir tabi, siz o konuşmasını, kırık koluyla kutusunu taşımasını falan görseniz. Bazen de anlamıyor böyle söylenenleri, o zaman bi bakışı, bi "What?" diyişi var ki... Ayy ayy, tekrar izleyim bari.. İsteyenle beraber izleyebiliriz? :)
Bi kuzenimin oğlu var mesela, böyle tombik bi şey, kocaman gözleri var. 3 yaşında, ama 5 yaşında falan gösteriyor. 29 Ekim'de Kütahya'ya gittiğimde gördüm en son. Yazın gördüğümden bu yana 1 yaş daha büyümüş gibi geldi bana :) neyse.. Yazın İstanbul'da annemle, ufak bi kaza atlatmıştık da bi motosikletin çarpması suretiyle, Kütahya'ya gittiğimizde olayı kuzenime anlatmıştık. Annem o an bi gaza geldi, küçücük ~yani, yaş olarak~ çocuğun önünde benim paçayı sıyırıp "bak şurası morardı, bak burası şişti" falan demeye başladı. Sonra hızını alamayıp kendi dizlerini açtı, bi de kendi sıyrıklarını anlattı böyle. Çocuğa bi baktım, dehşet içinde bize bakıyor, annesinin bacağına gömülmüş. Neyse, sakinleştirdik, "acımıyo ki" falan dedik, ama yutmadı gibime gelmişti. Şimdi, bu tatilde tekrar gidince, çocukla sehpanın üstünde araba çarpıştırmaca oynarken ~evet, böyle oyunlar oynatıyorum çocuğa~ birden durup bana "Seni motosiklet ezdi mi?" dedi. Ben bi suçluluk duygusuyla dondum kaldım tabi, nasıl travmatik bi olay yaşatmışız çocuğa, unutmamış diye. Sonra dedim, "Çarpmıştı ama bi şey olmadı, geçti" falan. Önce cevap vermedi, sonra "Doktora gelir misin sen de?" dedi, arkasından da "Film çektirdin mi?" diye sordu. Ben ağladım ağlayacağım ama, tutuyorum kendimi. Dedim, "Çektirdim, doktorlar da bi şey yokmuş dedi, iyileştim yani" falan. Sonra dikkatini dağıtayım bari dedim, böyle arabalarla salak salak şeyler yapmaya başladım, güldü müldü baya. Neyse, akşam gidiyorlardı onlar, sarıldım çocuğa, öptüm, birden "Film çektir, olur mu?" dedi, böyle içli içli bakıyor bi de. Çok şekerdi ya, öyle bi sordu ki, düşündükçe film çektiresim geliyor, o derece. Anneme kızdım sonra, neyse, onu burada anlatmama gerek yok artık :))
Ama çok tatlı oluyorlar işte, keşke kimse büyümese... Ama ben böyle büyük kalsam, bu çocuklar hep şapşal gelse bana, sonra ısırsam falan arada onları. Yok ama, kıyamıyorum ben, anca deli gibi öpüyorum. Sonra çocuklar korkup yanıma yaklaşmıyorlar. :))
Aslında bu yazıyı yazarken, aklımda birkaç çocuktan daha bahsetmek vardı ama, kuzenin çocuğu olunca böyle uzun uzun anlattım herhalde. Kaç keredir de, yazılarıma bi resim eklemiyorum di mi? Bir çocuk resmi eklicem şimdi The Fall diye bi filmden. Hem film çok güzel, hem çocuk. Kesin izleyin yani. Ben de bi araştırayım bakiim IMDB'den falan, o çocuk başka filmde oynamış mı diye. Oynamışsa söylerim, onları da izleyin, manyak bi kız ya, konuşması falan. Tamam tamam, sustum; işte o kız, yirim beee!
Bu resimden çok da tatlı gözükmüyor da olabilir tabi, siz o konuşmasını, kırık koluyla kutusunu taşımasını falan görseniz. Bazen de anlamıyor böyle söylenenleri, o zaman bi bakışı, bi "What?" diyişi var ki... Ayy ayy, tekrar izleyim bari.. İsteyenle beraber izleyebiliriz? :)
0 yorum:
Yorum Gönder