100. yazımız ne olsun diye hummalı bir tartışma içerisindeyken, zaman nasıl geçmiş, nasıl da böyle günleri geçirmişiz BBS'ye bir kelime bile yazmadan bilmiyoruz.
Valla.
Eh biraz da tembellik var tabi, olur olmaz canı isteyince yazan iki blog yazarıyız beisa'yla ben ne de olsa. Derken en son karar verdik ama, 100. yazımızı artık yazacağız dedik.
Şöyle olsun, böyle olsun konuşurken, blog açıldığından bu yana yaşadığımız şeylerden kısa kısa
bahsedelim istedik.
Öyle ki en başında biz bi blog açalım, büssürüü izleyicimiz olsun, çok eğlenelim, izleyicilerimizi de eğlendirelim yazılarımızla derken, bi baktık, bloga çoktan isim bulmuş, yazmaya başlamışız bile. O derece hızlı başladı blog hikayemiz. Sonrası zaten, güzel bi temamız olsun, ay işte müzik de koyalım, yok başka blogların da reklamını yapalım falan fıstık.. Hani herşey için üstüne düşünüp de blogladık. Hal böyle olunca, BBS artık çocuğumuz gibi oldu. Yazı yazmadığımız zaman sanki çocuğunu ihmal eden bi anne gibi üzüldük.
Valla.
Sonuçta biz iki psikolog, kod yazmayı, değiştirmeyi bile öğrendik. Lütfen, hiç kolay değil gerçekten. Bana bu kadarı kafi yani.
-Söz sende beisa diyorum ve sözü beisa'ya bırakıyorum.
Kod yazıp sağını solunu düzelterek, illa ki bi şeyler ekleyip çıkararak ve paylaşasımızın geldiği ne varsa, bi şekilde anlatarak koskoca da 1 senemizi doldurduk geçenlerde. Ve o 1 senede, şu blog aleminden çokça yazar tanıdık. Kiminin yazdıklarını birbirimize gönderdik, kimisiyle buluşmaya karar verip ayarlayamadık, kimisini kıskandık, kimisini ise pek beğenmedik :p Hepsi de kendi blogumuzun nasıl olabileceğine dair fikirler sundu bize ve günden güne geliştirdik kendimizi bu sayede. Her ay başında BBS Ayın Sanatçısı'nı seçmeler, yazılara görsel aramalar, "Bunu bloga yazmalıyız!"lar.. Ve tabi, bu yazılara yapılan yorumlar.. Çoğu zaman beğenildi ikimizin de yazıları; bazense sert tepkilere maruz kaldık Adsız'lar tarafından. Belirtmeden geçemezdim.
Valla.
Biz iki psikolog, işi gücü, ödevi, sınavı bırakıp 2010 Blog Ödülleri'ne bile katıldık. Baktık, bunun için reklam gerekiyor, bi Facebook, bi Twitter grubu kurduk. Davet ettik hep tanıdıklarımızı, gözümüz takip eden, 'like' yapan sayısında; paylaşmaya oralardan devam ettik, bazen buraya bile yazmadıklarımızı. Ve BÖ!2010'un sonucunda ilk 5'e girdik. Çocuğumuz gibi dedik ya, gururlanıyoruz bile şimdi o günü hatırlayınca.
Valla.
Son sözü söylemek zor olacak ama, daha nice 100 yazı yazarız umarım. Bazen az, bazen çok.. Neyse ki, eğlenişimizi izleyenler oldu bu zamana kadar ve biz de anlayabildik ne kadar çok eğlendiğimizi :)
Valla.
Eh biraz da tembellik var tabi, olur olmaz canı isteyince yazan iki blog yazarıyız beisa'yla ben ne de olsa. Derken en son karar verdik ama, 100. yazımızı artık yazacağız dedik.
Şöyle olsun, böyle olsun konuşurken, blog açıldığından bu yana yaşadığımız şeylerden kısa kısa
bahsedelim istedik.
Öyle ki en başında biz bi blog açalım, büssürüü izleyicimiz olsun, çok eğlenelim, izleyicilerimizi de eğlendirelim yazılarımızla derken, bi baktık, bloga çoktan isim bulmuş, yazmaya başlamışız bile. O derece hızlı başladı blog hikayemiz. Sonrası zaten, güzel bi temamız olsun, ay işte müzik de koyalım, yok başka blogların da reklamını yapalım falan fıstık.. Hani herşey için üstüne düşünüp de blogladık. Hal böyle olunca, BBS artık çocuğumuz gibi oldu. Yazı yazmadığımız zaman sanki çocuğunu ihmal eden bi anne gibi üzüldük.
Valla.
Sonuçta biz iki psikolog, kod yazmayı, değiştirmeyi bile öğrendik. Lütfen, hiç kolay değil gerçekten. Bana bu kadarı kafi yani.
-Söz sende beisa diyorum ve sözü beisa'ya bırakıyorum.
Kod yazıp sağını solunu düzelterek, illa ki bi şeyler ekleyip çıkararak ve paylaşasımızın geldiği ne varsa, bi şekilde anlatarak koskoca da 1 senemizi doldurduk geçenlerde. Ve o 1 senede, şu blog aleminden çokça yazar tanıdık. Kiminin yazdıklarını birbirimize gönderdik, kimisiyle buluşmaya karar verip ayarlayamadık, kimisini kıskandık, kimisini ise pek beğenmedik :p Hepsi de kendi blogumuzun nasıl olabileceğine dair fikirler sundu bize ve günden güne geliştirdik kendimizi bu sayede. Her ay başında BBS Ayın Sanatçısı'nı seçmeler, yazılara görsel aramalar, "Bunu bloga yazmalıyız!"lar.. Ve tabi, bu yazılara yapılan yorumlar.. Çoğu zaman beğenildi ikimizin de yazıları; bazense sert tepkilere maruz kaldık Adsız'lar tarafından. Belirtmeden geçemezdim.
Valla.
Biz iki psikolog, işi gücü, ödevi, sınavı bırakıp 2010 Blog Ödülleri'ne bile katıldık. Baktık, bunun için reklam gerekiyor, bi Facebook, bi Twitter grubu kurduk. Davet ettik hep tanıdıklarımızı, gözümüz takip eden, 'like' yapan sayısında; paylaşmaya oralardan devam ettik, bazen buraya bile yazmadıklarımızı. Ve BÖ!2010'un sonucunda ilk 5'e girdik. Çocuğumuz gibi dedik ya, gururlanıyoruz bile şimdi o günü hatırlayınca.
Valla.
Son sözü söylemek zor olacak ama, daha nice 100 yazı yazarız umarım. Bazen az, bazen çok.. Neyse ki, eğlenişimizi izleyenler oldu bu zamana kadar ve biz de anlayabildik ne kadar çok eğlendiğimizi :)
0 yorum:
Yorum Gönder