Yeteneksizim!

Hiç artistic bi insan değilim ya! Olsa olsa scientific olur benden... İlerde birilerinin benim de kapıma "NERD!" yazma planları yapmasından korkuyorum. Çevremdeki herkes, ortaokuldan kalma yeteneklerimin hala var olduğunu sanıyor. Tamam, o kadar kötü değil aslında, liseden kalma desek daha doğru :)

Koro seçmelerine giriyorum mesela, bölüm dışı seçmeli ders zımbırtısı için, adam piyanodan verdiği seslerin aynısını çıkarmamı bekliyor benden. 3 denemenin sonunda "3'ü de yanlış" diyor, ama hemen göndermeye utandığı için muhtemelen, birkaç tane daha denetiyor. Oysa benim kulağım iyidir ya! Öyleydi en azından lisedeyken. 'Papatya'yı çok güzel söylediğim için "Papatya" derdi müzik hocası bana. Hatta bi sene Köyceğiz civarına geziye giderken, otobüsteki anons mikrofonuyla şarkı söylediğimde tarih hocası da "Aa.. kim söylüyor bunu? Ne güzel sesi var.." falan demişti arkamdan, gerçekten yaa :))

Sonra, babam her yazı yazma muhabbeti açıldığında, benim okulun internet sitesinde yayınlanmış kompozisyonumu hala sakladığını belirtip kitap yazmamı beklediğini ima ediyor. İma da sayılmaz hatta, emrivaki yapıyor resmen! :) "beisa~ da kitap çıkarır o zamana kadar..." falan diyor laf aralarında. Bloglara yazdığımı öğrendi, benden çok sevindi ya, şaka gibi. Pratik olurmuş, elim alışırmış.

Bir de annem var tabi. Fransa'daki bilmemne şirketi tarafından düzenlenen 'Bir Gazetenin İlk Sayfasını Tasarlama' gibi bi yarışmada ~yarışmanın dandikliğine bak ya!~ grupça birinci olduktan sonra ~okulumuzun ödülü de yukarıda bahsettiğim geziye ücretsiz katılımdı~, benim renklendirmede, düzenlemede falan çok iyi olduğuma kanaat getirip patchwork işlerinde yardımcı olmamı istemişti bir süre, neyse ki o çabuk pes etti.

İşte, lisedeyken ufak tefek bi şeyler yapmışım da, çok büyütülmüş bunlar. Ben de sanata yatkınlığım var, ne de olsa balık'ım diye geçinirdim işte. Ama koro hocasının "Sen bi enstrüman çal, piyano olabilir, flüt olabilir, mandolin olabilir, kulağını hassaslaştırır" demesiyle, bütün gerçekler yüzüme çarptı. Ben en iyisi, yarın gideyim de makalelerin fotokopisini çektireyim.

Şimdiden duyuyor gibiyim: 'Lavaşkiri lavaşkiri yumuşacık kaymak gibi lavaşkiri'
İçimi döktüm, rahatladım.

O değil de, 'Yetenek Sizsiniz' diye bir yarışma mı ne başlayacaktı, ona mı katılsam? :p

P.s: Yine de dinlemek, okumak, izlemek falan yetiyor bana ya. Şimdi fatoş'u izleyeceğim zaman, kendim söylemiş kadar heyecanlanırım mesela. Kızın sesi valla güzel ya, Kelly Clarkson'ın Because of You'sunu söylediği bi videosu var bende, harika resmen! İsteyene gösterebilirim hatta :p


Bunu dedi ( 2 ) kişi

Okul gibisi yok !

Bişiler yazmak istedim. Buralar uzun zamandır boş kalmış. Ama neden? Çünkü caaanım güzel okulum açıldı, ve biz beisa~yla seçmeli ders arayışına girmiş bulunmaktayız. Hoş tabi bugün okulun ilk günü ve beisa~ Hacettepe'de gezmekte, bense kahvaltı keyfinden sonra bunları yazmaktayım. Az sonra da dışarı çıkıp gezmeyi düşünüyorum. Hemen yargılamayın, derse gitmeyi de düşündüm, ama düşünmekle olmuyor baktım. Bahane çok, ilk günden derse mi gidilir? Bunlar aleyhimde delil olarak kullanılabilecek türden şeyler farkındayım.. :D

Neyse ben çıkıyorum, gelmek isteyen varsa, her zaman hazırım.. :)

Edit Büdüt : Okul gibisi yok yaf!

Edit Büdüt 2 : Okul gibisi yok derken, harbi harbi bugün ilk derslere gitmedim, bahçeli out, park caddesi in.. ! :D



Bunu dedi ( 5 ) kişi

Love is..

Geçenlerde bir gün, blogger'ın açılmamakta ısrarlı olduğu zamanlar, Google'la eğlenirken, bir sayfa buldum: Loveisfan! :)

Ben Şıpsevdi sakızlarından öğrendim aşkın ne olduğunu :) hatta, şu an şıpsevdiysem, bana azıcık ilgi gösteren her adama aşık oluyorsam ~Eternal Sunshine of the Spotless Mind~ hep bu sakızlar yüzünden sanırım... öyle küçük şeylerin aşk olduğuna inandırdılar ki: 'Aşk, birbirine farklı isimler takmaktır' ~Aa! O zaman kesin beni seviyor!~ Yine de, o minicik ve incecik kağıdın üstündeki şirin fonttaki yazılar ve şirin resimler, çocukluğuma dair en özlediğim şeylerdendir. Hem Şıpsevdi'nin tadı da güzeldir, Big Bubble gibi, Wall gibi kolay bozulmaz. Gerçi artık en iyisinin Falım olduğunu biliyorum ama küçükken kim şekersiz sakız çiğnemek ister ki? Hem Falım'ın içinde yazanları da anlamazdım zaten, uyaklı falan. En iyisi Şıpsevdi, ismi bile şirin! Ya da ben siteyi bulunca çok heyecanlandım? :)

love is..



















the reason we're here on earth.


Ama birilerinin bunları biriktirip buralara koymuş olması da inanılmaz bence :) Zaten feysbuk'unu vermiş çocuk, o heyecanla mesaj da attım aslında, ama cevap vermedi! Hıh.. Ben de başkalarıyla paylaşayım bari bu heyecanı dedim :p

Bu arada demin aklıma geldi, küçükken Garfield'ın en sevdiği yemek olan 'lazanya'yı bir balık türü zannederdim! Balık ismine benzemiyor mu ama ya? :)
"Sevgilim, bugün lazanya tuttum."
Bak, ne güzel uydu :p


Bunu dedi ( 0 ) kişi

Şimdi Reklamlar

Ben hangi siteye girsem, ya paralı oluyor, ya kapatılıyor: Youtube'la başladı her şey, KareokeParty, SoundKlan, Last FM derken, şimdi de Blogger gidiyor elimden. DNS ayarlarını, Youtube'un "an error occured" uyarısını almamak için değiştirmiştim, şimdi Blogger'ı kullanabilmem için başka bi şey yapmam isteniyor. Ama bu çok acımasızca! Ben youtube ve blogger arasında seçim yapamam ki. Bu yazıyı da Ktunnel'den girip yazıyorum ~bunların varyasyonlarına da hastayım~, umarım yayınlamayı başarır. Sinir oldum, tepede başörtülü bir kız var Zehra diye, 21 yaşında ve bekarmış. Evliliğe açıkmış, duyrulur.

Böyle bi reklam gözümün içine girerken, daha da önemlisi, biçimlendirme kodlarının butonları yokken ve "Kaydı Yayınla" butonu kaybolmuş ama yalnızca kelimeleri kalmışken, mutlu ve şekerli bir bayram yazısı yazamadığım için, cicili bicili resim ekleyemediğim için kusura bakmayın. Ama musmutlu, taptatlı bir bayram geçirin sevdiklerinizle birlikte :)

P.s: Yakınlarda bir gün, normal yollarla girebilirsem şu siteye, hem yukarıda saydığım bilimum sitelerin linklerini ekleyeceğim, hem de biçimlendirmesini yapacağım :) Mesela KaraokeParty, paralı da olsa zevkli sitedir.

P.s 2: Biraz önce, yani fatoş'un koyduğu bayram mesajının anca 1/3ünü feysbuk'ta taglendiğim reklam linkinden okuyabildikten sonra, aynı mesajı üyesi olduğumuz bir forumda görünce, birden fatoş'un yazdığını çaldılar sandım. Meğer tek çalan onlar değilmiş, fatoş' söyledi, güldük baya. Ama şirin mesajdı cidden.

P.s 3: Yine biraz önce, Ktunnel yüzünden çıkan bir reklam daha görüp halime şükrettim: İlişkiye nasıl girilir?

~Çok sonradan gelen~ P.s 4: Biçimlendirdim, demek ki girebildim! Oley! :)) Özlemişim.
~Çok sonradan gelen P.s 4'ün hemen arkasından gelen~ P.s 5: Sadece blogger'a girebiliyorum, BBS'nin yüzünü hala göremedim ~burada küfür var!~.


Bunu dedi ( 1 ) kişi

Şeker Tadında Bir Bayram

Bayram sabahları, demli bir çay, bayram şekerleri, şeker isteyen çocuklar, bir telaş, bir koşturmaca. Bayram programları, kolonya ikramları, bayram harçlıkları, ev gezmeleri, kısa hal hatır sormalar, el öpenlerin çok olsunlar ve daha bir dolu küçük ayrıntı. Hayatın üzerindeki 'pause' düğmesine dokunun.. Kısa bir süre için hayatı durdurun. Unutmadığınız kimse kalmamasına özen gösterin. Mutlu bayramlar..

J



Edit Büdüt: Ben bu bayram mesajını çaldım bi yerlerden :)
Edit Büdüt 2: Az şeker yiyin, sonra karnınız ağrımasın.. :)


Bunu dedi ( 7 ) kişi

Böyle Proje mi olur? Çok saçma (!)

Sanırım hayatım bu aralar çok karışık, üstüne blogger da sürekli sorun çıkartırken nasıl yazı yazabilirim ki.. O değil de en son 'Şu Yalan Meselesi' yazımdan sonra bir haber daha yazmayı düşünüyordum fakat bu sorunlar nedeniyle bloga el atamadım bir türlü. Neyse hemen haberime geçmek istiyorum.. Demem o ki son zamanlarda pek eğlenceli ödevler çıkmış, Tayvan'lı Yang-Ya-ching denen çekik gözlü kızımız okul projesi için, Paris'te tanımadığı 100 erkeği öpücekmiş. Sanırım ödevin yarısını da bitirmiş durumda.. Bir kere kimse 'hadi canım, böyle de proje mi olur? çok saçma! ' demesin, eminim çoğu kız aklından ' bu güzel bi ödevmiş, biz de böyle projeler yapsak ya' diye geçiriyordur. Hele de ben en son bitirmek için 4 gün, sabah-akşam oturduğum yere yapışıp staj raporu gibi bir belayı düşündükçe, 'biz niye böyle projeler yapmıyoruuuz?' diye haykırmak istiyorum.. :D Şaka bir yana, ciddiyim aslında, neden olmasın ya? :D
Bu Yang-Ya-ching denen kızımızın fotoğraflarını ve deneyimlerini paylaştığı sitesi de (ee haliyle) en çok tıklanan sitelerden biri olmuş. Tabi bu arada 'Tayvan'da erkek mi kalmadı, Fransız erkeklerine sardın?' diye de tepkiler alıyormuş. Haklılar valla, ama hanım kızımızın bir bildiği var demekki.. :)
Ben de biraz bakındım ve hoşuma giden bir kaç fotosunu koyayım dedim..


Peki dedim, bunlar gerçekten güzel fotolar, yalnız aşağıdaki Fransız arkadaşın öpüşürken takındığı poza ne demeli? Eli belinde, bir Tarkanvari, 'çekiyor musunuz? ben bu işi iyi yaparım ama hadi çekin yeter ya' der gibi duruşuna ne demeli? :D


Neyse olur o kadar.. Sonuçta projeye biraz ciddiyet katmak lazım di mi?


Bunu dedi ( 7 ) kişi

Karanlıktakiler

Evet! Çevremdeki herkes "aa ıssız adam mükemmel", "beisa, kesin gitmelisin", "nee? hala gitmedin mi?" diyip durduğu ve çevremeki her yerde 'Anlamazdın' ve 'Historia de un Amor' çaldığı için filmden soğumuş ~soğumak ne kelime, nefret etmiş~ ve hala izlememiş olabilirim. Ama Çağan Irmak'ı severim. Çemberimdeki Gül Oya gibi bir dizi yaptığı için severim en önce. Sonra Mustafa Hakkında Herşey ~'her şey' ayrı yazılır!~ için... Yeni filmi de geliyormuş işte: Karanlıktakiler. Sağlıksız bir anne-oğul ilişkisi anlatılıyormuş Meral Çetinkaya ve Erdem Akakçe'nin oynadığı filmde. Sanırım, bu kadar ailevi ilişkileri işleyen bir yönetmenin, ailesiyle sorunları olduğunu düşünmek için, psikolog adayı olmaya gerek yok. Neyse, onu bir kenara bırakayım; asıl önemli olan, 5-6 Eylül'de Montreal Film Festivali'nde ilk defa gösterilen film, Ekim'de Türkiye'de de vizyona girecek.

Lakin, şöyle bir sorun var: Her yaptığı projede aynı oyuncuları ve aynı müziği kullanmasından biraz(!) sıkıldım. Oyuncular da çok sorun değil aslında ama, ben, mesela 'Historia de un Amor'u ve adını bilmediğim ancak Karanlıktakiler'in resmi websitesinin girişinde çalan müziği Çemberimde Gül Oya'yla hatırlamak istiyorum. Sonra buralarda duyunca çok üzülüyorum. Gerçekten. Ama severim yine de. Hatta, canım Mustafa Hakkında Herşey izlemek istiyor aslında bu sıralar. Neyse, daha fazla kişiselleştirmeden, Çağan Irmak'a başarılar dileyerek, yazımı sonlandırıyorum.
Son.

P.s: Cidden o adını bilmediğim ancak Karanlıktakiler'in resmi websitesinin girişinde çalan müziğin adını bilen var mı?

P.s 2: Şimdiden uyarıyorum, gidenler bana "beisa, kesin gitmelisin"vari şeyler söylemeyin, tepem atıyor sonra.


Bunu dedi ( 2 ) kişi

Şu Yalan Meselesi

Evet ben bu haberi okudum dün..
Erkekler kadınlardan daha yalancı.. !! :p
Kadın - erkek ilişkileri üzerine yapılan bir araştırma sonucuna göre, erkekler kadınlardan 2 kat daha fazla yalan söylüyorlarmuş. Bence doğrudur valla.. Hoş tabi araştırma İngiltere'de yapılmış, belki ingiliz halkı için daha geçerlidir, fakat Türk erkeğinin 'malı meydanda' yetiştirilme tarzından dolayı belki bu yalan şeysi bizde pek işlemeyebilir. Ama Türk kadınının da 'dırdırcı' halleri, erkeklere "yalan söylee!!" dedirtir vaziyette tabi..
Habere göre kadınlar günde 3 kere, erkeklerin de 6 kere yalana başvurduğunu göstermiş. Bir de erkeklerin ve kadınların 'Top 10 Hit List Yalan'larını yazmışlar.. Ki şunlar oluyor :

Erkek Yalanları Top 10:

1- Bir şeyim yok, ben iyiyim.
2- Bu son kadeh.
3- Göbeğin hiç de o kadar büyük değil.
4- Hiç fikrim yok.
5- Pilim bitti.
6- Üzgünüm aradığını duymamışım.
7- Bu kadar içmeyecektim.
8- Kendi yolumda gidiyorum
9- O kadar da pahalı değil.
10-Trafikte sıkıştım.

Kadın Yalanları Top 10:

1- Bir şeyim yok, ben iyiyim.
2- Bu yeni bir şey değil ki, yıllardır yapıyorum.
3- O kadar da pahalı değil.
4- İndirimdeydi.
5- Kendi yolumda gidiyorum.
6- Bilmiyorum nerede, dokunmadım bile.
7- O kadar içmeyecektim.
8- Başım ağrıyor.
9- Hayır, onu ben atmadım.
10-Üzgünüm aradığını duymamışım.

Ben bunlara şunları da eklemek istiyorum : 'Telefonun sesi kapalıydı', 'Arkadaşlarla sohbete dalmışız canım' (hadi ordan), 'Çok işim var kusura bakma', 'Benim için fark etmez' falan fıstık işte.. :D

İnanmayın derim, inanmayın!!



Bunu dedi ( 2 ) kişi

Sea Slug

Ta-ta-ta-tamm! Yine bir can sıkıntısı aktivitesi sonrası karşınızdayım! 4 gündür uğraştığımız rapordan bunalıp ~ki sizi de fazlasıyla bunalttığımızı düşünüyorum~~bu cümleortasıdüşüncelere de henüz tutarlı bi işaret bulamadım malesef~ hasra ve fatoş'la toplu ve saçma konuşmamızdan sonra biraz da feysbuk'ta takılmaya başladım. Girmediğim profil kalmayınca, testlere bakayım dedim biraz. Stockholm'de yaşayacakmışım, oysa favorite season'ım olarak 'yaz' seçeneğini işaretlemiştim. Onu beğenmeyince, gözüme takılan başka bir teste geçtim ve aşk hayatım 'Serendipity'i beklerken, 'the Lake House' filmi çıktı, ama önemli olan altta yazandı: "Being at the right place at the wrong time" ~preposition hatası var gibi duruyor gerçi, neyse~ Hemen ilgili yerlere yazıverdim :)

Diğer testler sarmadı ve asıl eğlendiren şeye geçtim: Pet Society. Sims 3 oynamak için yanıp tutuşurken Pet Society'le avunmanın ne kadar acı bir deneyim olduğunu geçip sadede geliyorum. Ne arkadaşlarımın profillerinin, ne testlerin başarabildiğini, bu oyunda balık tutmak başardı: Sakinleştim! Nasıl bir deniz hasretiyse bendeki, hayvanımsı bir yaratığın üstüne, oltamın ipi kırmızı olmayacak şekilde arada bir tıklayarak balık harici ne varsa tuttuğum şeyler bana iyi geldi gerçekten, her şeye gülmüyorum artık! Saçmasapan şeyler de söylemiyorum kimseye ~Hayır! O tekerlememsi cümleyi tekrar söylemeyeceğim!~ Buyrun burada da bir-iki resim, siz de manzaraya hayran kalırsınız belkim ~anne, ben uyak yaptım :p~












Nasıl? Çok şeker pet'im di mi? Bu sea slug denen şeyle de napcam bilmiyorum, geri dönüşüm'e atıp puan kazanayım bari :p

P.s: Valla ciddileşcez ya, yemin ederim.


Bunu dedi ( 2 ) kişi

(Cont'd)

ve tam o sırada, ekran kararır ve bir yazı belirir: 2 dakika sonra...

hala aynı kişiler, aynı gülme efektleri, rapor yazmaktan suyunu çekmiş aynı beyinler ve bakalım bu sefer neler oluyor? :D

"J - post blue:
*yazdım
*kıhkıh
*http://baskabirininsorunu.blogspot.com/
*holley
*31. kaydı ben yaptım
*kıhkıh
*ya çok terbiyesiz oldum ben
*kıhkıh
Hasra:
*haha
(: purple! :
*hahahahahaha
*fatma bunu da yaziim mi hahaha
"J - post blue:
*yaz yaz farketmez benm için sorun diil
*kıhkıh

P.s: ben de yazdım! ama şu sıralar daha düzgün bir kayıt hazırlığındayım. ah! şu rapor yüzünden cümle bile kuramaz oldum.. imdat!


Bunu dedi ( 2 ) kişi