Entay-Biyotik !

Antibiyotik içtim yaklaşmayın !

Gerçekten bir tehlike sinyali olabilir.. Neden diye soracak olursanız, ne zaman bir antibiyotik içsem, bana bir şeyler oluyor. Evet garip bir şeyler yani.. Garip cümleler, saçma gülmeler, aptal düşünceler derken, bir de bakıyorum, neler yapmışım neler.. Bildiğin kafa yapıyor bu meret bende.
Hatta şu an aklımda İrlanda'ya gitmek var yine.. Nasıl gidebilirim diye düşünüyorum. Bir de ateş böceği toplamak. Elime alıp güneş doğana kadar onun ışığında oturmak istiyorum hatta..


Her şey bir yana, Beisa aklımı çeldi, uzaya otostop çekmek istiyor gönlüm. Misal, beraber otostop çeksek de bir gemi bozuntusu da olsun farketmez bizi Nabian gezegenine götürse ya.. Orda ateş böcekleri olsa, ben bir tanesini alıp elime, güneş doğana kadar otursam onunla yine. Sonra nasıl olsa İrlanda'ya giderim. Uzun botlarım, yağmurluğum, fırfır eteğim uçursam onu.. Ha tabi bir de gitar, olmazsa olmaz. Ve tabiki yağmur yağmalı.. Islanarak şarkı söylemeliyiz.
Hem de kimle..

Beisa, odunu, ben ve 5 odunum.. :]

Antibiyotik içtim demiştim. O değil de şimdi de ağrı kesici etki göstermeye başladı.
Gülebilirim sanırım..

J


Bunu dedi ( 6 ) kişi

Tim Burton's Alice in Wonderland

Charlie and the Chocolate Factory'le çocukluğumun simgesi olan kitaplardan birini filmleştirmişti Tim Burton. 'Kitapların filmi çekilmemeli!'yi savunurken, bütün karakterlerin hayalimdeki gibi olduğunu görüp hayran olmuştum filme. Ve Johnny Depp... Nasıl da yakışmıştı Bay Wonka rolüne :) Savunduğum fikri biraz değiştirmiş, 'Tim Burton kitaplara film çekebilir!' yapmıştım.


Ve şimdi, başka bir film projesiyle karşımızda Tim Burton: Alice in Wonderland!! Bu kez korkuyla değil, merakla bekliyorum çocukluğumun kitaplarından bir başkasının filmleştirilmesini. Yönetmen koltuğunda Tim Burton, "the Mad Hatter" rolünde kankası Johnny Depp ve "the Red Queen" rolünde eşi Helena Bonham Carter varken, endişelenecek bir şey yok çünkü. Daha güzeliyse, filmin 3 boyutlu olarak çekiliyor olması. Son 2 Harry Potter'ların bir kısmı, Ice Age derken, bu 3 boyut olayına iyice alışmıştım zaten. Filmin geliş tarihi olan 5 Mart 2010'u şimdiden takvime işaretleyip heyecanlanmaya başlıyorum.

Ve her izleyişimde farklı bir noktasının dikkatimi çektiği -bu seferkinde Cheshire Kedisi- fragmanı buradan izleyebilirsiniz.

P.s: Otostopçunun Galaksi Rehberi'ndeki o harikulade terimden başka, Fatma'yla bir ortak noktamız daha varsa, o da Alice in Wonderland'dir. Dolayısıyla, bu filme Fatma'yla gidilir! Di mi?

P.s 2: Söyleyim de, Tim Burton Küçük Prens'in de filmini yapsın :) Bi o kaldı çünkü...


Bunu dedi ( 2 ) kişi

Pipo

'Rüyalar, biz uyurken kalbimizin tuttuğu dileklerdir.' der Fatma hep. Katılıyorum! Zira, hiçbir şey yapmadığım bu bomboş günlerde, gördüğüm rüyalar, kalbimin biraz heyecana ihtiyacı olduğunu düşündürüyordu bana bir süredir. Şatolarda kaybolmalar, fırtınaya yakalanmalar, uçurumlarla dolu bir dağda dolanmalar ve hatırlayamadığım ama her seferinde ter içinde uyandığım daha bir sürü rüya...

Ama bu sonuncu fazlaydı işte! Basit dileklerden çok, Freud'un 'bastırılmış duygular' teorisini düşündüm uyandıktan sonraki yaklaşık bir saat boyunca. Kendi kendime rüyamı yorumladım, sembolleri düşündüm. 'How I Met Your Mother' ne alakaydı mesela? Aylardır izlemiyorken hem de... Peki ya başta dimdik olan omuzlarımın, rüyanın sonunda, aşağı düşmesi, yumuşamam... Birsürü yorum yaptım, çoğunda saçmaladığım. Sonra birdenbire bir şarkı geldi aklıma, ki bu kadar kişisel bir olayı yazmamın sebebi de o şarkıdır, rahatladım. Diyor ki Nil Karaibrahimgil;

"Dün gece rüyamda seni gördüm
Ben kördüm, sen de bi pipo
Pipoyu içen bi kadın gördüm
Ama kördüm, bu mu libido ?
Dün gece rüyamda seni gördüm
Ben kördüm, sen de bi pipo
Ama sonra bi yazı gördüm
Freud demiş ki: 'Bazen pipo sadece pipo'.."


Bu da ne ki dediysen, Nil FM albümünün 'Pipo' isimli Bonus Track'ini aşağıdan dinleyebilirsin. Pek severim bu kadını ya :))



Not: İnanayım di mi Nil'e? Öyle demiştir Freud, di mi?


Bunu dedi ( 1 ) kişi

Biraz Orijinalite Lütfen

Vicky Cristina Barcelona'nın yerlisi çekiliyormuş, Acı Aşk.. 'Halit Ergenç', 'Cansu Dere', 'Songül Öden' ve 'Ezgi Asaroğlu'nun oynayacağı film bir kere isminden kaybediyor. Halit Ergenç'in üç kadına birden aşık olmasını konu alan filmde acaba 'Maria Elena' rolündeki 'Penelope Cruz'un yerlisi kim olacak merak etmekteyim.. :D Ya da 'Cristina' rolündeki 'Scarlett Johansson' gibi kim olabilir ki? İzleyip güleceğim bolca anlaşılan.. Yine de belli olmaz, bakalım.

O değil de _bunu çok söyler oldum, kurtulamıyorum sanırım_ hiç mi orijinal bir filmimiz olmayacak bizim? Güzelim Woody Allen filmlerinin de cılkını çıkarmamak lazım.. Severim, çok severim Allen'ı, rahat bırakın adamı.. :)

Edit Büdüt : Msn'im çalışmıyor, bana küstü mü acaba?
Edit Büdüt 2 : Ne alaka?

Edit Büdüt 3 : Oldu oldu çalıştı, bir an çok korkmuştum :} (27.08.09)


Bunu dedi ( 2 ) kişi

Merak Ederim Neden ?

Bu aralar Turkcell 3G reklamlarına taktım sanırım.. İlk reklamdaki o ucube üç kızdan sonra, şimdi yeni abla-kardeş reklamına nedense bayıldım.. :) Öyle ki hani çocuklar televizyonun başında dikilip reklamları izlerler ya ben de aynı şekilde reklam her çıktığında bir koşu televizyonun başına gidiyorum ve reklam bittiğinde de tekrar eski yerime dönüyorum. Hala bu reklamı neden bu kadar sevdiğimi anlayamadım, bilmiyorum belki de Freudian bir tekniğe ihtiyacım vardır.. :) Belki de sadece söyledikleri şarkıyı sevdim..

Şöle ki;

ablam can'la yine kapıştı, olmadı..
bilmem o tipsizle nasıl tanıştı?

düzü ters anlar merak ederim neden?
sanki bir duvar merak ederim neden?
tek kaşın havada merak ederim neden?
bak gülüyorsun ya merak ederim neden?

sana aldığım kolyeyi mi takıyorsun?
böyle her zaman yanımda oluyorsun..
ne yakınmışız gerçekten..
niye kırılmışız senle ben?
bana benden yakınsın..

Reklamı görmedim, ben de izleyeyim diyorsanız ;merak ederim neden?


Bunu dedi ( 2 ) kişi

Film Dediğin !


Quentin Tarantino yine yapmış yapacağını.. Hemen söylemeliyim ki ' Inglourious Basterds (Soysuzlar Çetesi olarak türkçeye çevirmişler)' gerçekten süper bir film olmuş.. Aslında düşününce Tarantino'nun 'Kill Bill' den önce gündeminde olan bir hikayeymiş. Filmin özeti şöyle ki ; aynı günlerde Avrupa’nın başka bir köşesinde Teğmen Aldo Raine (Brad Pitt), Yahudi askerler tarafından kurulan bir grubu düşmana karşı misilleme yapma amacıyla organize etmektedir. Düşmanları tarafından “Piçler” yakıştırmasıyla bilinen Raine’ın grubu, Nazi Almanyasının önde gidenlerine zarar verme misyonunu üstlenmiştir. Bu amaçla, Alman sinema oyuncusu ve gizli ajan Bridget Von Hammersmark (Diane Kruger) ile işbirliği yaparlar.Shosanna’nın kendi intikamını alma planlarını yaptığı bir sinema salonunun çatısı altında hepsinin kaderleri kesişecektir.

Şimdiden Imdb Top 250'de 44. sıraya yerleşmiş durumda. Gerek müzikleri, görsel şöleni, gerekse göndermeleriyle gerçekten güzel bir film olmuş. Tabi sonunu gördükten sonra bu kadar kurgusallık da ancak Tarantino'dan çıkardı diye de düşünmedim değil.. :D Belki yine biraz kanlı, biraz da ağır ilerlese de sıkmıyor film. Bu arada film hakkında bir şeyler araştırırken Sourtimes'da da bir entry dikkatimi çekti, aynen şöyle : filmin adının inglourious basterds olmasının nedeni, bunun bir alman tarafından ancak bu şekilde telaffuz edilebilecek olması olabilir. düşünün, "ach, it'z zee invamous inglourious basterds"..

:)


Bunu dedi ( 1 ) kişi

Biri Bunu Açıklasın - I


Beni iyi tanıyanlar 'neredeyse fan ®' olduğum grubun kim olduğunu iyi bilirler.. Travis ! Tabi ki de çokça indie alternative tarzı dinleyen biri için sanırım en iyi gruplardan biri olduğu için.. Ama bu aralar yeni bir neredeyse fan grubu daha buldum kendime _daha doğrusu önceleri de çok dinliyordum ama şimdi daha bir öne çıktılar benim için_ Garbage! :)
Garbage 1996'da kurulan İskoç - Amerikan bir rock grubu.. İlk zamanlarında baya başarı gösteren, listelerde üst sıralara çıkan, 'Version 2.0' ile iki Grammy ödülüne aday gösterilip, yılın en iyi albümü ve en iyi rock albümünü alan grup bir ara dağılma tehlikesi geçirseler de son olarak Bleed Like Me albümleriyle tekrar toparlandılar.. Bundan sonra da umarım güzel albümler yaparlar da biz de dinleriz.. :)

Ben hala 'Androgyny' şarkılarına takılmış durumdayım..

" i'll free ur mind.. " (8)




Edit Büdüt : Biri bana bunu açıklasın.. Nasıl 'neredeyse fan' olunabilir ki ¿ :p


Bunu dedi ( 0 ) kişi

Zırvalar

Eh! Ben bugün sana demedim mi 'gün olur devran döner' diye. Ben geldim, sen gittin be Fatma! :) Senin şapşal site önerilerini özleyeceğiz demek ki bi süre... Aklıma gelmişken, bi mail atayım gelecekteki kendime, birilerine.

(Bkz: Juicy Mail to Future Me)

Sen de çabuk yaptır şu bilgisayarını :) Daha işin var bak, bi karar verdin en son, uygulamaya koyman lazım, arkandayım ben. Zamanı gelince aynısını yaparım belki :) Şimdilik sana mesaj atmakla yetiniyorum.

'Bkz' falan... Sözlükler geldi aklıma. Onay listesinde kaçıncı sıradayım kimbilir? :)

Ve şarj olurken kıpırdatmaman gereken bir telefona sahip olmak çok zor, çoook...


Bunu dedi ( 3 ) kişi

Başucumda Müzik

"Eğer, hayatınızın herhangi bir an'ına gidip orada sonsuza dek kalacaksınız deseler yalnızca iki şeyden birini seçmek isterdim. Biri, o çocukluğun bahçesindeki ağacın dalına asılı salıncakta sallanırken... Öteki, bütün hayatım boyunca en çok sevdiğim adamla öpüştüğüm ilk gün... Herkes aşık olmanın ortak dilini bulup yazmaya çalışıyordu.

Ama aslında bu kadar basitti işte: Birini öptüğünde salıncakta sallanır gibi hissediyorsan aşıksın.' "

Kürşat Başar'ın ismine, kapak resmine ve yukarıdaki arka kapağına kanarak başladığım kitabı. Henüz bitiremedim ama şimdilik söyleyebileceğim tek şey şu ki:

"Erkekler, kadınları anlayamaz!" :)

Değişik bir tarz denemiş aslında, bir kadının ağzından bir kitap yazarak ama pek olmamış bence. Betimlediği dönemin güzel balo elbiselerinin içinde bile bir erkek silueti geliyor gözlerimin önüne :) Bu yüzden çok da ilerleyemiyorum, bazı yerlerde çok anlamlı cümleleri olsa da. Belki o cümleler sayesinde, sonunda 'Kesin okuyun!' derim. Fatoş'un deyimiyle, bu yazımı edit'leyip büdüt'lerim. Şimdilik başka bi şey yok; bu kadar.

:)

p.s: Bir de bu kitapta çok felsefi (!) sözler söylerken kurulan, 'Aslında insanlar da ... değil midir ki biz de hep ... sanırız?' şeklindeki, devrik soru cümlelerinden bolca var. Aklıma geldi, tutamadım kendimi. Agresifliğim üstümde, kurmayın öyle cümleler!



Bunu dedi ( 4 ) kişi

PL


Biri bana bir şarkı önersin hemen! 6 saatlik yolculuk boyunca, içinde en sevdiğim şarkılar olan mp3'ü dinledikten sonra, tüm sevdiğim şarkılardan soğudum. Pavlov'un köpeği oldum; -sahi.. bi ismi yok mu bu hayvanın yaa?- bütün şarkılar bana yolculuğu hatırlatıyor, midemi bulandırıyor!

Şöyle... Sıkılmadan defalarca dinleyebileceğim güzel güzel şarkılar istiyorum. Mesela 'The Reason', 'Goodnight Moon', 'Pure Love' veya 'The Tears I Cry' gibi. Daha çok sayarım da, dediğim gibi, koşullanma kötü bi şey :) Hea... Dinlememiş olanlar varsa da, öneririm hepsini.

Hadi ama lütfen, yeni bi playlist'e ihtiyacım var acilen! :)


Bunu dedi ( 2 ) kişi

Juicy Mail to Future Me


Birkaç gün önce kendimden bir mail aldım.. Evet kendimden!
Geçmişten 'gelecekteki fatma'ya gelen bir mail'di.. :)
Kendimle ilgili bazı kehanetlerde bulunmuşum ve belli ki o zamanlar baya inandığım şeylermiş.. Ama anladım ki her şey istediğin gibi olmuyor.. Daha da önemlisi, anladığım başka bir şey oldu ki o da benden 'Nostradamus' olmazmış.. Kim isterki zaten gelecekte ne olacağını bilmeyi veya tahmin etmeyi? :p
Ben istemem.. (Kendime de çok inanmıyorum bu aralar)
Neyse mail'e dönelim. Biraz saçma, komik, sorularla dolu, eğlenceli bir mail olmuş, güldüm fakat hiçbir istediğimin olmadığını görmek hiç de hoş olmadı, olmadı işte, sevmedim bu işi..
Sonra düşündüm, kendime mail atmaktansa daha iyisini yapabilirim.. Başkalarına mail atmak.. :D
Bir sabah uyanacaklar, maillerini kontrol ederken bir adet Juicy mail almışlar ve bam! o benim, size geçmişten sesleniyorum..
Şimdiden bir kişiye yazdım bile.. :)
Mail'i okuduğu zaman yüzündeki ifadeyi çok merak ediyorum, kim bilir belki yanında olurum.. :)

Siz de 'gelecekteki size' mail yollamak isterseniz veya gelecekteki başka birilerine;
Future Me !

Edit Büdüt : Kendime de yolladım mail yine ! hiç uslanmam ben..
Edit Büdüt 2 : Yollamayın kimseye bişi, vazcaydım ben bu fikirden ulen.. ! kendinize yollayın sadece, eet eet kendinize.. :p


Bunu dedi ( 2 ) kişi

Perseids !

Google'ın yeni logosunu görenler farkedeceklerdir. Bugün Perseids denen meteor yağmurunun en yoğun gözlemlenebildiği gün..
En çok bilinen gök taşı yağmurlarından biri olan 'Perseids' ya da 'Perseids gök taşı yağmuru', her yıl temmuz sonu, ağustos başı gibi gözlemlenebilir ve en yoğun olduğu zaman 12 Ağustos'u 13 Ağustos'a bağlayan gece..
Perseids gök taşı yağmuru denen bu harikulade olay, Perseids 'Swift-Tuttle' kuyrukluyıldızından kopan parçaları ile yörüngemizin kesişmesinden kaynaklanıyormuş..

Velhasıl bu güzel doğa olayına şahit olmak için yapmamız gereken gece 12:00'den sonra gökyüzüne bir göz atmak.. ;)


Bunu dedi ( 4 ) kişi

Puff!

22 yıllık bir Ankaralı olarak, deniz gördüm mü yazı yazasım gelir. Hele bir de manzaranın kıyısında köşesinde bir orman varsa... Halamın Alanya'daki deniz ve orman manzaralı balkonunda otururken tam da bu ruh hali içerisindeydim. Bir de şu cırcır böceklerinin yerine kuşlar ötüşseydi, çok daha güzel olurdu tabi. Cırcır böceği demişken, o yüksek ve bir süre sonra başınıza ağrılar girmesine sebep olan ses, o küçücük böceğin kanatlarını birbirine sürtmesiyle oluşuyormuş ya! Ben de sevinirdim, "Sus!" diye bağırınca anlıyorlar diye. Meğer konuşmuyorlarmış bile :) Hiç akıllanmayacak bu böcekler, kışın yine aç kalacaklar, haberleri yok...

Bir de televizyon kültürü edindim bir haftada. Evde kalınca bir süre boyunca, ne bir çizgifilm ne bir dizi ne de Yemekteyiz kaldı izlemediğim... Nasıl kavgalardı onlar! Tam insanlardan soğur gibi olmuştum ki, çıktım neyse ki evden. Bir de Powerpuff Girls'den bir replik kaldı aklımda, her gece o prenses gibi bağıra bağıra söylediğim: "Şimdi uyumaya hazırııııımmmmmmm!" Gerçi ben buna her zaman hazırım :) Ve şimdi, fonda 'Una Historia De Amor'la, cırcır böcekleri de hazır 'susmuşken' aynı prensesin bağırarak söylediği başka bir replikle, bir türlü dengesizliğine alışamadığım -kim alışabilir ki? :p- koltuklardan birine oturmaya gidiyorum: "Bir bardak suuuu!" Ankara'yı özlemeye başladım mı ne?? :)


Bunu dedi ( 1 ) kişi

Düşeş !

Son zamanlarda kardeşime bir tavla aşkı geldi.. Sürekli başımda bitip 'abla tavla oynayalım mı?' diye dikiliyordu uzunca bir süre.. Ama nafile ki ben sürekli 'işim var', 'şimdi modumda değilim', 'tamam söz yarım saat sonra oynıcaz' deyip gönderiyordum başımdan.. Meğerse derdi başkaymış.. En son gelip 'hadi ya bir oynayalım, seni de bir yeneyim de.. ' diye başlayan bir cümle kurunca anladım ki derdi beni yenmekmiş.. :D Yine oynamadım tabii..
Sonra durup dururken, biraz da kendimi gereksiz Facebook testlerinden alınca 'hadi' dedim 'oynayalım bakalım'.. Çok da şanslı çıktı velet.. Ama tabi son iki el mars olunca 'yaa..' diyerekten ayrıldı yanımdan.. :) Sonuç: iki dakika sonra yine gelip 'abla tavla oynayalım mı?' dedi..
Ee ne demişler, "yenilen pehlivan güreşe doymaz"mış..

Edit Büdüt: Çok süper tavla oynadığımdan da değil anlamadım, üstüne pek şansım da yoktur.. :D
'Seni seviore' ablası..


Bunu dedi ( 1 ) kişi

Eğlenceli İmkansızlıklar

Otostopçunun Galaksi Rehberi'nin 'uçma' konusunda söyledikleri şunlardır:
Denir ki uçmak bir sanatmış ya da daha çok bir marifet.
Aslında bütün marifet kendini yere doğru fırlatıp yeri ıskalamakta yatıyor.
Bunun için güzel bir gün seçin ve deneyin.
Birinci bölüm kolaydır.
Gereken tek şey kendinizi olanca ağırlığınızla öne doğru fırlatabilmeniz ve canınızın yanmasına aldırmamaya istekli olmanızdır.
Çünkü yeri ıskalamayı başaramadığınız zaman canınız yanacaktır.
Çoğu kişi yeri ıskalamayı başaramayacak ve eğer gerçekten de kuralına uygun bir şekilde deniyorlarsa başarısızlıkları muhtemelen epeyce sert olacaktır.
Açıkça bellidir ki, zorlukları doğuran da işte bu ikinci kısım, yani ıskalama kısmıdır.
Birinci sorun, yeri kazayla ıskalamanız gerektiğidir. Bile bile ıskalamaya çalışmakta hiç fayda yoktur, çünkü bunu yapamazsınız. Dikkatinizi, yarı yoldayken, aniden bir başka şeye çevirmeniz gerekir, böylece düşmeyi, düşeceğiniz yeri ya da ıskalamayı başaramadığınızda canınızın ne kadar yanacağını asla düşünmezsiniz.
Size sunulmuş olan saniye kırıntısı içinde dikkatinizi bu üç şeyden sıyırabilmek son derece zordur. Bu nedenle de seyretmesi heyecan verici bu sporda pek çok kişi başarısızlığa ve hayal kırıklığına uğrar.
Bununla birlikte, eğer o çok önemli anda ilginiz çekilecek, örneğin bir çift güzel bacakla, görüş mesafeniz içinde patlamakta olan bir bombayla ya da hemen yanınızdaki bir daldan yürüyen son derece ender rastlanan türden bir böcekle dikkatiniz dağılacak kadar şanslıysanız o şaşkınlık içinde yeri ıskalamanız ve yerden üç beş santimetre yukarıda ve bir parça aptalca görünebilecek bir durumda asılı kalmanız mümkün olacaktır.
Bu an, muhteşem ve hassas bir konsantrasyon için en uygun andır.
Artık suyun üzerinde durmak için yaptığınız gibi, hafif hafif hareket edip süzülmeli, süzülmeli ve hareket etmelisiniz.
Kendi ağırlığınıza ilişkin tüm hesaplamaları boş verin ve yalnızca daha yukarılara yükselmenize izin verin.
Bu noktada kimsenin söylediklerini dinlemeyin, çünkü size yardımcı olacak herhangi bir şey söylemeleri pek mümkün değil.
"Aman tanrım, uçuyor olman mümkün değil!" türünde bir şeyler söyleyeceklerdir muhtemelen.
Onlara inanmamanız yaşamsal önem taşımaktadır, yoksa birden haklı çıkabilirler.
Yükseklere, daha da yukarılara yükselin.
Birkaç dalış denemesi yapın, önce yumuşak dalışlar deneyin, sonra düzenli nefes alıp vererek ağaç tepelerinin üzerine yükselin.
HİÇ KİMSEYE EL SALLAMAYIN !
Bunu birkaç kez yaptıktan sonra dikkat dağılma anını başarmanın giderek kolaylaştığını fark edeceksiniz.
Bundan sonra uçuşunuzu, hızınızı, manevra kapasitenizi nasıl kontrol altında tutacağınızı öğreneceksiniz. İşin püf noktası yapmak istediğiniz şeyi pek düşünmemekte ve işi oluruna bırakmanızda yatar.
Ayrıca nasıl doğru şekilde konacağınızı da öğreneceksiniz, ki ilk denemenizin berbat, hem de fazlasıyla berbat olması kesindir.

İyi uçuşlar ! :)


Bunu dedi ( 3 ) kişi

Hayat

Bazen kırmızı ışıkta geçmek, yeşil ışıkta durmak zorunda kalabilirsiniz! Bütün ışıklarınızın yeşil yanması ve önünüzdekilerin geçmenizi engellememesi dileğiyle... :))

p.s:
Yolculuk psikolojisi: bu şehri terk etmek, saatlerce arabanın içinde sıkışmak, camdan bakıp da ucu bucağı görünmeyen bozkırı seyretmek istememek... Fazla ışınlanma cihazı olan var mııı?


Bunu dedi ( 1 ) kişi

BBS Ayın Sanatçısı - Sia

Facebook sağolsun paylaşılan videolarıyla gözümü doyurdu bayaa.. Gezerken Sia'nın bir klibine rastladım, birkaç şarkısını biliyordum zaten ama bu sefer fena sevdim. :)
'Soon We'll Be Found' şarkısının kendi de klibi de çok güzel. Hemen albümlerine bir el attım, aradım ve buldum.. Dinleyince tek güzel şarkısının 'Soon We'll Be Found' olmadığını da gördüm. Özellikle "Colour The Small One" albümündeki çoğu şarkı dinlemeye değer. :) Sia'nın 2004'te çıkardığı, ünlü şarkısı 'Breathe Me'nin de içinde bulunduğu albüm. Nasıl olmuş da bu zamana kadar gözümden kaçmış, üzüldüm..
Sonuç olarak bu kadar Sia'ya maruz kalınca BBS ayın sanatçısı olarak Sia'yı seçtim..
Ve hemen güzel bir şarkısını koyuyoruz ve dinliyoruz..
İyi dinlemeler.. ! :)

Sia - Moon


Bunu dedi ( 1 ) kişi